3 Kasım 2009 Salı

Sonsuz Hikayeler- Dağ

Karanlığın içinden iki siluet çıktı ve hızlıca bir yarığın içine girdi.

‘Hey Slaat şunu gördün mü?’

‘Ha? Neyi?’

‘Şuraya bak…’’

‘Sanki. Sanki bir ‘dağ’ ‘

‘’Hadi geri dönelim. Bu şey içimi ürpertti.’’

Sıradan bir sabah, sıradan bir gün. Doğan güneş Ya’rae için hiçbir şey ifade etmiyordu. Tam anlamıyla hayattan sıkılmıştı. Hatta bir ara intiharı bile düşünmüştü ama korktuğu için yapamamıştı. Aslen kendisi bir maceracıydı. Ama bu ıssız gezegende topraktan başka hiçbir şey yoktu. Ne macerası be...

Bir anda köyün girişinde bir hareketlilik oldu. Zaten canı fazlasıyla sıkkın olan Ya’rae için bir hareket demekti bu. Hemen köyün girişine doğru koştu ama gördüğü tek şey ter kan içinde kalmış 2 gözlemciydi onlarda kros koşularına ara vermeden Aun’va ‘nın olduğu tarafa doğru gittiler. Gözlemciler giderken tekinin gözlerine bakmıştı. Gözlerinde bariz bir şaşkınlık ifadesi vardı. Oldukça merak etmişti. Peşlerinden girmeye karar verdi. Belli olmamak için evlerin arasına daldı. Dolambaçlı bir yol izleyerek Aun’va’nın bulunduğu yapıya gitti. Pekte ihtişamlı bir yapı değildi. Büyük bir ev gibiydi. Duvarlarıda diğer evler gibi pekte güçlü sayılmazdı. Dikkat çekmemek için binanın arkasına geçti ve kulağını dayadı. Kelimeleri az-çok seçebiliyordu. Dinlemeye devam etti...

‘Bir anda... çok şaşırdık... Emin misini...’’

Sonra ayak sesleri duydu ve daha fazla riski göze alamayarak evin yolunu tuttu.

İçeride:

‘Dağ mı? Bu arazide mi? Gecenin bir yanılsaması olmadığını nerden biliyorsunuz?

‘Efendim, yanılsama olsaydı anlardık. Orada değişik bir şeyler vardı. Hissettim bunu. Hatta hissettik.’

‘Hım... Bakın çocuklar bu gece Batı’ya iki kişiyi gönderecektim. Ama... Siz bunları dedikten sonra vazgeçtim.Emin olmak için onları sizin gittiğiniz yöne doğru göndereceğim. Tamam mı? Şimdi… Çekilebilirsiniz.’

Ve sessizce çekildiler.

Dışarıda:

Ya’rae hiçbir şeyi bu kadar merak etmemişti. Belki kendisi gitse dağın gizemini çözebilirdi. Evine girdiğinde 2 tane gözcüyle karşılaştı. Bir anda beti benzi attı.

‘Hey n’oldu betin benzin attı bir anda.’

‘Eee... Şey… biraz rahatsızımda.’

‘Öyle mi? Bizde senin maceracı olduğunu duyduk. Belki bizimle gelip bize yardım edebilirsin ha?

‘Ta… tabi… tabi memnuniyetle. Ne zaman gidiyoruz?

‘Bu gece. İyi hazırlan ve iyi dinlen tamam mı?’

‘Pe… peki.’

Her şey bir anda olmuştu Ya’rae için. Ve uzun zaman sonra bir maceraya atılacağı için çok heyecanlıydı. Bir anda kendini genç hissetmeye başlamıştı.

Aun’va:

‘Sayın Shovah. Lütfen müdahale etmeme izin verin.’

‘Olmaz. Ben yaşlandım artık. Daha fazla yaşayamam.’

‘O nasıl söz!!! Yani şey… lütfen izin verin sadece kontrol efendim.’

‘Hayır olmaz. Lütfen dışarı çıkınız.’

‘Peki efendim.’

Shas’ui’nin evi:

Shas’ui için doktorların yapabileceği pek bir şey yoktu. Kanser olmuştu ve ‘’eski’’ Tau İmparatorluğu bile kanseri tamamen yenemiyordu. Kendileri hiçbir şey yapamazdı. Shas’ui ise yatağında ağrılar içinde yatıyor ve yeni Tau’n medeniyetinin halini düşünüyordu. Kısa süre sonra ölecekti bu bir gerçekti. Ama bu medeniyet öylece kalacak mıydı? Derken kapı çaldı. Gelenin kim olduğunu az çok biliyordu. Şifacılar. Ama bu kez yanılmıştı.

‘Merhaba eski dostum, beni görünce şaşırdın ha…’

‘Merhaba Shovah. Sadece ben şeyy… aah boş ver. Neden gelmiştin?’

‘Sadece ziyaret eski dostum sadece ziyaret.’

‘Ben bilmez miyim seni. Hadi gerçeği söyle Shovah.’

‘Pıff… peki. Bildiğin gibi ikimizde hastayız. Ve hasta olmasaydıkta eninde sonunda ölecektik. Bende kaç haftadır sürekli bu konuyla meşgul oluyorum. Biz ölürsek yerimize kim geçecek?

‘Bende aynısını düşünüyordum. Bence askerleri teftiş edelim. İçlerinden en zekisini senin yerine, halktanda açık görüşlü birini benim yerime geçirelim.’

‘Bu kadar basit mi? Peki geri kalanlar ne diyecek? Ya öbür şehir?’

‘Bir şeyler düşünürüz. Sen takma kafana eski dostum. Ben gidiyorum. Hadi kal sağlıcakla. Ops pardon.

‘Hahaha seni yaşlı bunak.’

1 AP Puanı ile 100 asker.

Kuzeye keşif

Madde keşfi 2 kere.

D’yanoi şehri popülasyon artırma 1 kere. Gelen nüfusun hepsi D’yanoi’ye.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder